Derneğimiz, ülkemizdeki sağlıklı yaşam için spor ve egzersizi rekreasyonel spor faaliyetleri aracılığıyla yaygınlaştırarak tüm amatör ve profesyonel spor branşları için farkındalık ve bilinç yaratmaya çalışır. Ayrıca bu tip spor faaliyetlerinin yaygınlaşabilmesi için ülkemizin ihtiyacı olan nitelikli spor çalışanlarının özlük haklarını korur ve niteliğinin geliştirilebilmesi için faaliyetler düzenleyerek; çalışanların daha nitelikli, sertifika sahibi kişiler olması için gerekli faaliyet ve çalışmaları yapmak üzere kurulmuştur.
Dernek kuruluş misyon ve vizyonumuza paralel olarak Spor Derneği ve Spor Bilimleri Topluluğu – SBT işbirliğiyle ülkemizde yetişmiş ama hali hazırda kariyerine yurt dışında devam eden spor mezunlarıyla sizleri buluşturmaya devam ediyoruz.
Üçüncü konuğumuz kariyerini Avrupa’da tenis antrenörü olarak geçiren Barış Köse. Konuğumuz, Gazi Üniversitesi SBF mezunu olup tenis antrenörü kariyerine Portekiz’de devam etmektedir.
Merhabalar, ben Barış Köse, Gazi Üniversitesi, Spor Bilimleri Fakültesi Rekreasyon bölümü 2014 yılı mezunuyum.
Spora 9 yaşında basketbol oynayarak başladım ve yaklaşık 10 sene boyunca lisanslı sporcu olarak çeşitli takımlarda basketbol oynadım. Daha sonra, üniversiteye başlamamla birlikte tenis oynamaya başladım. Üniversitede okurken aynı zamanda antrenörlük yapmaya karar verdim. Üniversitenin ilk yıllarında, basketbol antrenörlüğü yaptım fakat çok geçmeden branş değiştirmeye karar verdim ve zaten oynamaya başladığım tenise daha fazla vakit ayırdım ve tenis antrenörlüğü yapmaya başladım.
Üniversiteyi bitirdikten sonra, çalışmaya da devam ederken, yurtdışında çalışma fikri iyice kafamda yer etmeye başlamıştı. 2017 yılının yaz aylarında Portekiz’de bir tatil yaptım ve buraya yerleşmeye karar verdim. Daha sonra iş arayışına başladım (gitmeden önce internetten), çeşitli tenis kulüpleriyle mailleştim, bazıları davet etti görüşmek için. Zaten Portekiz’e geldikten sonra tam zamanlı olarak iş aramaya başladım. Yani yurtdışına çıkmadan önce ne bir işim hazırda bekliyordu ne de kalacak yerim vardı. Her ne kadar da bu yöntemi kimseye tavsiye etmesem de zor yolu tercih ettim.
Portekiz’de 5.senemi doldurdum. İlk 3 sene Porto, daha sonra 2 sene Lizbon’da çalıştım. Şu an da ise Algarve (güney) bölgesi olarak bilinen Portimão şehrinde çalışıyorum. Lizbon’da çalışmaya başladığımda Padel dersleri de vermemi teklif etmişlerdi ve o zamandan beri (yaklaşık 2,5 yıldır) padel antrenörlüğü de yapıyorum. Hatta şu anda çalıştığım kulüpte hem tenis hem padel antrenörü olan tek kişiyim.
Spor bilimleri fakültesi (veya eski adıyla Besyo) öğrencisi olan herkesin mezuniyeti beklemeden, okula girdiği ilk günden itibaren bu sektörde çalışıp tecrübe kazanması çok önemli bence. Bu önemli bir faktör. Kariyerini yurt dışında sürdürmek isteyen herkese tavsiyem, gidecekleri ülkeyi iyi araştırmalarıdır. O ülkenin ana dili İngilizce mi değil mi? Değilse de o ülkenin dili hakkında en azından bir bilgi sahibi olamalılar. Seçilen ülkenin dili çok önemli bir faktör. Çünkü eğer gittiğiniz ülkede İngilizce ana dil değilse, pek çok iş sektöründe, o dili bilenler tercih edilme sebebidir. Tabii ki İngilizce önemli ama bu durumda sadece bonus olarak görünüyor. Kısacası herkesin yabancı dilinin (günümüzde İngilizcenin yanında +1 dil) olması çok önemli, branşlarıyla ilgili ne kadar çok sertifika varsa toplamaları, (Türkiye’de çok önemli gibi gözükmese de) yurt dışında branşlarla ilgili belgeler, antrenörlük belgesi vs son derece önemli tercih sebebi. Ayrıca bu belgelerin yurt dışında geçerli olup olmadığı da sorgulanmalıdır. Çünkü bizim ülkemizde geçerliliği olan her belge yurtdışında bir başka ülkede geçerli olmayabiliyor. Bu konuda gerekli araştırmaları öncesinden yapmak da fayda var.
Yurtdışı danışmanlık hizmeti veren kuruluşlar da bir seçenek olabilir. Bir diğer seçenek ise girmek istediğiniz kurum veya kulüplerle doğrudan iletişime geçmek olabilir.
Yurt dışında yüksek lisans yaptıktan sonra kesin iş bulmak mümkün demek de biraz zor aslında. Bu birazda ülkedeki sektörlerin ihtiyacına bağlı bir durum. Ama tabii ki artı bir avantaj sağlayabilir. Staj veya gönüllülük projeleri de bir seçenek olabilir sonrasında iş bulma konusunda…
Bu da tamamen tercih edilen ülkenin o iş sektöründeki ekonomisine bağlı. Ama genel olarak hemen hemen her ülkede ev fiyatları çok artmış durumda ve ev bulma konusu çok büyük sorun aslında Avrupa genelinde. Yani bu kısım halledilirse, herhangi bir sektörde verilen maaşla çok rahat yaşanılabilir.
Sizlerden Gelen Sorular:
1) Merhabalar, çalışma iznini nasıl aldınız acaba ?
– İlk çalışmaya başladığım kulüp ile kontrat yaptım ve o kontrat ile çalışma iznine başvurdum.
2) İlk gittiğinizde İngilizce mi anlaştınız insanlarla?
– Evet, ilk zamanlar hiç Portekizce bilmiyordum. İlk olarak Porto’da başladım çalışmaya ve çalıştığım kulüpte neredeyse kimse İngilizce konuşmuyordu. İnsanlarla anlaşabilmek için (özellikle küçük yaştaki çocuklar) Portekizce öğrenmemin şart olduğunu anladım ve kısa sürede çok büyük bir efor sarf ederek öğrendim. Çevremdeki herkesin sadece Portekizce konuşuyor olması da süreci epey olumlu yönde etkiledi.
3) Tenis öğretirken hangi dilde konuşuyorsunuz acaba?
– Diğer soruda da değindiğim gibi ben özel bir çaba sarf ettim tenisi Portekizce öğretmek için. O yüzden çalışmaya başladığım ilk aylardan itibaren Portekizce ders verdim hep.
4 ) Üniversite uzmanlık dersi alan birisi Avrupa’da tenis öğretebilir mi?
– Daha önce bu sektörde deneyimi varsa ve yabancı dili varsa öğretebilir.
Spor Derneği
Basın ve Medya Kurulu